İstiâze
Ebû Hüreyye -radıyallahu anh-ın rivayet eylediğine göre Nebiyy-i
Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-buyurmuşlardır ki:
"Allah'ım! Kabir
azâbından sana sığınırım. Ateş azâbından Sana sığınırım. Hayatın ve ölümün
fitnelerinden sana sığınırım. Deccâlin fitnelerinden sana sığınırım. " (48
Sa'd bin Ebî Vakkas -radıyallahu anh-dan rivâyet
olunduğuna göre Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretleri şöyle
istiâze ederlerdi:
"Allahım! Cimrilikden sana sığınırım. Korkaklıktan sana
sığınırım. Erzel-i ömre bırakılmaktan(49) sana sığınırım, dünyâ fitnesinden:
Yani Deccal fitnesinden sana sığınırım, kabir azâbından sana sığınırım. "
(50)Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-: Ve sizden erzel-i ömre
bırakılanlar da vardır"(51) -meâlindeki âyet-i celîle nâzil olduktan sonra
Allah'a erzel-i ömürden de sığınmağa başladı.
Hazret-i Aişe radıyallahu
anha'dan rivâyet olunduğuna göre Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-
şöyle istiâze ederlerdi:
"Allahım, tenbellikten, bunaklık vâki' olacak derecede
ihtiyarlıktan, ihtiyarlık çöküntüsünden, ma'sıyet mahallerinde bulunmakdan,
borçluluktan, kabir fitnesinden, kabir azâbından, ateş fitnesinden, ateş
azâbından ve zenginlik fitnesinden sana sığınırım. Fakirliğin fitnesinden de
sana sığınırım. El-Mesîhu'd-Deccâl'in fitnesinden de Sana sığınırım. Allah'ım
hatâlarımı kar ve dolu suyu ile yıka. Beyaz bir elbiseyi temizlediğin gibi
kalbimi de hatalardan temizle. Benimle hatalarımın arasını, maşrıkla mağribin
arasını uzak kıldığın gibi uzak kıl.' (52)Buhârî'nin İbn Abbas -radıyallahu
anhümadan rivayet ettiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-
şöyle istiâze etmişlerdir:
"Ya Rabb! Senin îzzet ve kudretine sığınırım ki, senden
başka hiç bir ilâh yoktur. Ve sen ölmezsin. Cin ve insanlar ise ölürler. "
(53)
Cabir -radıyallahu anh-dan rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu
aleyhi ve sellem- Efendimiz:
Kur'ân'dan: "Ey Habîbim de ki Allah Teâlâ Hazretleri sizin
üzerinize Nuh tûfânı ve Kavm-i Lût'a taş yağdırdığı gibi sizin de üzerinize bir
azâb göndermeğe kaadirdir." (54) meâlindeki âyet-i celîle nâzil olduğu
zaman:
"Altınızdan, âl-i Fir'avn'in boğulması ve Karun'un yere
geçirilmesi gibi size azâb etmeğe kadirdir" (55) meâlindeki nazm-ı celîlin
kırâetinde yine: "Yâ Rabb! Böyle bir azâbdan zât-ı pâk-i ülûhiy-yetine
sığınırım!" buyurdu. Yahud "Fırkalar ihti-lâfıyle mukatele ve muharebe
zaruretlerine ve biriniz diğerinizin kılıncıyla katlolunmasına kaadirdir' (56)
mealindeki nazm-ı celîlin kırâetinde "İşte bu bir dereceye kadar ehvendir, yahud
biraz daha kolaydır" buyurdu."
Başka bir hadîs-i şerîfde Resûl-i Ekrem
-sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretleri: "Ben Allah Teâlâdan ümmetimden dört
şeyin kaldırılmasını istedim. Allah Teâlâ Hazretleri ikisini kaldırdı, ikisini
kaldırmadı. Ümmetimi kavm-i Lût gibi semâdan taş yağdırarak ve Karun'a yaptığı
gibi yere geçirmekle helâk etmemesi için duâ ettim. Cenâb-ı Hak bu iki duâmı
kabul buyurdu.Fakat fırkalar ve hızibler ihtilâfıyle aralarında mukatele ve
muharebe ihtilâtının ve yekdiğerinin kılıncıyle katl ve helâk edilmeleri
cihetinden de ref' ve izâlesi için duâ ettim, kabul buyurmadı. (58
demişlerdir.Yani insanlar arasında ilâ yevmi'l- kıyam fırkalar ihtilâfıyle veya
ecnebi düşmanların tasallutuyle aralarında muharebe ve mukatele eksik olmayacak
demekdir.
"İblîs yeryüzüne inince Allah'a şöyle dedi;
"Ya Rabbi, beni
yeryüzüne indirdin ve koğulmuş birisi yapdın. Öyle ise bana bir ev ver. Allah
Teâlâ:
- Hamam, dedi.
- Bana bir de meclis ver, dedikde;
- Çarşılar ve
yol kavşakları, dedi.
- Bana içecek ver, dedi.
- Her sekir veren şey,
dedi.
- Bana müezzin ver, dedikte:
- Çalgıcılar, dedi.
- Bir de Kur'ân
ver, dedikde:
- Şiir, dedi.
- Kitab ver dedikte:
- İnsanların
vücudlarına yaptırdıkları dövmelerdir, dedi.
- Bana bir söz ver,
dedikde:
- Yalan sözler senin sözlerindir, dedi.
- Bana bir peygamber ver
dedikte;
- Kâhinler, dedi.
- Tuzak ver, dedikde:
- Kadınlardır," (59)
dedi. "İblis'in köpeğin hortumu gibi bir hortumu vardır. Onu Ademoğlunun kalbine
sokar ve durmadan şehvetleri, lezzetleri hatırlatır ve rabbi hakkında şüpheye
düşürmek gayretiyle vesvese verir. Kul:
Deyince şeytan kalbinden hortumunu çeker." (60)
"Ben
bir söz biliyorum ki, onu öfkelenmiş bir kimse söylerse öfkesini giderir: Bu
söz:
"Ey Rabbim! Koğulmuş şeytanın şerrinden sana sığınırım!"
(61) sözüdür."Şöyle de: "Ey Rabbim! Kulağımın şerrinden, gözümün şerrinden,
dilimin şerrinden, kalbimin şerrinden ve menîmin şerrinden sana sığınırım. "
(62)
"Gecenin evvelinde ve gündüzün evvelinde şu duâ ile duâ eden kulu
Allah Teâlâ İblîs'den korur:
"Sânı yüce, bürhânı büyük, kudreti şiddetli Allah'ın
adiyle. Allah ne dilerse o olur. Şeytandan Allah'a sığınırım." (63)"Belânın sizi
ezmesinden, şakavetin çukuruna düşmekten, kötü kazaya uğramaktan ve düşmanların
şamatasından Allah'a sığının. " (64)
Cehennemden Allah'a sığınınız. Kabir
azâbından Allah'a sığınınız. Mesîh Deccâl'in fitnesinden Allah'a sığınınız.
Hayatın ve ölümün fitnesinden Allah'a sığınınız.'" (65)
"Allah'a
sığınanların sığınma vâsıtalarının ef-dalini söyleyeyim mi? Felâk ve Nâs
sûreleridir." (66)
"Şu yaptığım tavsiyeyi işitmene hiç de bir mâni' yokdur:
Sabah ve akşama çıktığında de ki:
"Ey Hayy u Kayyum olan Rabbim! Rahmetine tevessül
ediyorum ve benim her hâlimi ıslâh etmeni istiyorum. Göz açıp yumuncaya kadar da
olsa beni kendime (nefsime) bırakma!" (67)
(48 Buhârî, Ezan, 149
(49) Ömrün zayıf ve kötü kısmı ki çocuk
gibi olur, bildiği şeyi bilmez olur ve kendisinde bunama ârız olur.
(50)
Buhârî, Tefsîr, Sûre: 16
(51) Nahl Sûresi, 70
(52) Buhârî, Deavât,
39.
(53) Buhârî, Eymân, 13, Tevhîd, 7; Müslim, Zikr, 68.
(54-55-56)
el-En'âm, 65.
(57) Buharî, Tefsîr-u sûre, 6.
(58-59)
Râmûzû'l-ehadis.
(60) a.e.
(61) Buhârî, Bed'ül-halk, II; Müslim, Birr,
109, 110; Ebû Dâvud, Salât, 109.
(62) Neseî, İstiâze, 4.
(63) Râmûzû'l
ehâdis.
(64) Buhârî, Kader, 13.
(65) Râmûzû'l ehâdîs.
(66) a.e.
(67)
el-Câmiu's-sağîr