Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Bizi Tanımaz Oldun

    Ruzgar
    Ruzgar
    Moderatör


    Mesaj Sayısı : 3096
    Doğum tarihi : 19/09/69
    Kayıt tarihi : 08/12/09
    Tecrübe Puanı : 47
    Yaş : 54
    Ülke : Almanya

    Bizi Tanımaz Oldun Empty Bizi Tanımaz Oldun

    Mesaj tarafından Ruzgar Paz Ara. 20, 2009 8:16 pm

    Bizi Tanımaz Oldun


    Bir Ramazân-ı şerîf ayında türbesinin inşâsı
    sırasında bu işle meşgul olanlar, oruç olmaları sebebiyle kabri yanında ona
    karşı lâzım olan edebi tam gösterememişlerdi. Türbe inşâsında çalışan ustalar
    edebe uymayan şekilde ayaklarını uzatarak oturmuşlardı. Yine bir defâsında kabri
    yanında böyle ayaklarını uzatıp oturdukları sırada, Sâfî Efendinin rûhâniyeti
    kendi sûretinde gözüktü. Ayaklarını uzatıp oturanlara tebessüm edip, aralarından
    İbrâhim adındaki kimseye;
    "İbrâhim Bey! Artık sen büyüdün bizi tanımaz
    oldun." dedi.
    Hemen yerinden fırlayıp;
    "Aman efendim ben kimim ki sizi
    saymayayım." diyerek, ağladı. Çok gözyaşı döktü. Sonra ayaklarına kapanıp
    affetmesini istedi. O böyle ağlayıp yalvararak affetmesini isteyince onu
    affetti. Kendinden öyle geçmişti ki, affedilince kendini toparlayabildi. Artık
    bu hâdiseden sonra türbenin yanına yaklaşırken tâ uzaktan ayakta durarak edep
    gösterirdi.

    Bu menkıbeyi yazan müellif şöyle demektedir: Bunu
    anlatmaktan maksadım nefsin terbiyesi içindir. Allahü teâlânın sevgili kulu olan
    bir mürşid-i kâmil, yetişmiş ve yetiştirebilen bir rehber, mahâretli, mesleğinde
    mütehassıs bir doktor gibidir. Talebesinin ıslahı ve yetişmeleri için ne lâzım
    olursa, ona göre muâmele eder. Kimisine sert muâmele eder. Çünkü iltifat ona
    zararlıdır. Bâzısına da yumuşak muâmele eder. Her talebe meşrebine, yapısına,
    huyuna göre terbiye edilir. Eğer bunun tersi yapılırsa, rehber ne kadar mâhir
    olursa olsun talebe onu herhangi bir sûretle inkâra kalkışır. Buna gücü yetmezse
    istikâmetine zarar verir. Güneş her meyveye ve bitkiye yapısına göre parlar.
    Meyve tatlı ise tadını, acı ise acılığını artırır. Mürşid-i kâmiller de
    talebenin meşrebine, hâline bakıp ona göre yetiştirirler.

      Forum Saati Ptsi Mayıs 20, 2024 5:38 am