Biz Diriltiriz Biz
Ahmed-i Nâmıkî
Câmî hazretleri, Herat'ta bulunduğu sırada bir gün Abdullah-i
Ensârî'nin konağına dâvet ettiler. Ahmed Câmî'nin hizmetçisi, yola
çıkmaları için ayakkabılarını önüne koydu. Ahmed Câmî hazretleri;
"Bir
saat beklememiz îcâb ediyor. Bir iş var." buyurdu. Beklediler. Bir saat
sonra, bir Türkmen, hanımı ve yanlarında 12 yaşlarındaki oğulları ile
geldiler.
Çocuğun babası;
"Efendim! Allahü teâlâ bize çok mal
verdi. Bundan başka çocuğumuz yoktur. Bu da âmâ olup gözleri
görmemektedir. Her tarafı gezdirdik. Gitmediğimiz yer, varmadığımız
doktor kalmadı. Fakat hiçbirisi çare bulamadı. Biz, siz Allahü teâlâya
her ne duâ ederseniz cenâb-ı Hakkın lutfedip kabûl ettiğini biliyoruz.
Eğer, çocuğumuzun göz nûruna kavuşması için duâ ederseniz çok bahtiyar
oluruz. Tek gözleri açılsın, îcâb ederse bütün malımızı fedâ etmeye
hazırız. İhsân ederseniz, lutfederseniz çok seviniriz. Eğer bu arzumuz
yerine gelmezse, üzüntümüzden mahvoluruz." dedi.
Ahmed Câmî hazretleri bu sözleri dinledikten sonra;
"Nasıl
olur? Ölüleri diriltmek, cild hastasını iyi etmek Îsâ aleyhisselâmın
mûcizesi idi. Bu hâlde Ahmed kim olur ki, bu hastalığın tedâvisini
benden istiyorsunuz?" buyurdu. Sonra ayağa kalkıp yürümeye başladı.
Biraz sonra;
"Biz ederiz biz." dedi. Orada bulunan herkes bu sözü
işittiler. Fakat bir şey anlayamadılar. Bundan sonra hemen geri dönüp
bir yere oturdu ve;
"O çocukcağızı bana getirin." buyurdu. Getirdiler. İki mübârek başparmağını çocuğun iki gözüne sürüp;
"Azîz
ve celîl olan Allahü teâlânın izni ile açılın." buyurunca, çocuğun
gözleri görür oldu. Bundan sonra orada bulunan ileri gelenler dediler
ki:
"Efendim, birinci defâ, ölüleri diriltmek ve cild hastalarını
iyi etmek mûcizesi Îsâ aleyhisselâma âittir. Kendiniz için, bu yolda
Ahmed kim olur ki? dediniz. Daha sonra da, biz ederiz biz, dediniz. Bu
iki sözünüz arasındaki irtibâtı anlayamadık. İzâh buyurur musunuz?"
Bunun üzerine Ahmed Câmî hazretleri;
"Evvelki
söz kendime âitti. Bundan başkasını diyemezdim. Ama sonradan bana şöyle
ilhâm ettiler: Ey Ahmed! Ölüleri, Îsâ aleyhisselâm mı diriltti?
Dilsizleri ve cild hastalarını o mu iyi etti? Biz ederiz biz. Geri dön.
O çocuğun gözlerinin açılması için seni sebep kıldık. Bu söz kalbime
öyle ilhâm olundu ki, ağzımdan da çıkıverdi. O söz ve fiillerin hepsi
Allahü teâlâdan idi. Ahmed'i (beni) sâdece vâsıta kıldı." buyurdular
Ahmed-i Nâmıkî
Câmî hazretleri, Herat'ta bulunduğu sırada bir gün Abdullah-i
Ensârî'nin konağına dâvet ettiler. Ahmed Câmî'nin hizmetçisi, yola
çıkmaları için ayakkabılarını önüne koydu. Ahmed Câmî hazretleri;
"Bir
saat beklememiz îcâb ediyor. Bir iş var." buyurdu. Beklediler. Bir saat
sonra, bir Türkmen, hanımı ve yanlarında 12 yaşlarındaki oğulları ile
geldiler.
Çocuğun babası;
"Efendim! Allahü teâlâ bize çok mal
verdi. Bundan başka çocuğumuz yoktur. Bu da âmâ olup gözleri
görmemektedir. Her tarafı gezdirdik. Gitmediğimiz yer, varmadığımız
doktor kalmadı. Fakat hiçbirisi çare bulamadı. Biz, siz Allahü teâlâya
her ne duâ ederseniz cenâb-ı Hakkın lutfedip kabûl ettiğini biliyoruz.
Eğer, çocuğumuzun göz nûruna kavuşması için duâ ederseniz çok bahtiyar
oluruz. Tek gözleri açılsın, îcâb ederse bütün malımızı fedâ etmeye
hazırız. İhsân ederseniz, lutfederseniz çok seviniriz. Eğer bu arzumuz
yerine gelmezse, üzüntümüzden mahvoluruz." dedi.
Ahmed Câmî hazretleri bu sözleri dinledikten sonra;
"Nasıl
olur? Ölüleri diriltmek, cild hastasını iyi etmek Îsâ aleyhisselâmın
mûcizesi idi. Bu hâlde Ahmed kim olur ki, bu hastalığın tedâvisini
benden istiyorsunuz?" buyurdu. Sonra ayağa kalkıp yürümeye başladı.
Biraz sonra;
"Biz ederiz biz." dedi. Orada bulunan herkes bu sözü
işittiler. Fakat bir şey anlayamadılar. Bundan sonra hemen geri dönüp
bir yere oturdu ve;
"O çocukcağızı bana getirin." buyurdu. Getirdiler. İki mübârek başparmağını çocuğun iki gözüne sürüp;
"Azîz
ve celîl olan Allahü teâlânın izni ile açılın." buyurunca, çocuğun
gözleri görür oldu. Bundan sonra orada bulunan ileri gelenler dediler
ki:
"Efendim, birinci defâ, ölüleri diriltmek ve cild hastalarını
iyi etmek mûcizesi Îsâ aleyhisselâma âittir. Kendiniz için, bu yolda
Ahmed kim olur ki? dediniz. Daha sonra da, biz ederiz biz, dediniz. Bu
iki sözünüz arasındaki irtibâtı anlayamadık. İzâh buyurur musunuz?"
Bunun üzerine Ahmed Câmî hazretleri;
"Evvelki
söz kendime âitti. Bundan başkasını diyemezdim. Ama sonradan bana şöyle
ilhâm ettiler: Ey Ahmed! Ölüleri, Îsâ aleyhisselâm mı diriltti?
Dilsizleri ve cild hastalarını o mu iyi etti? Biz ederiz biz. Geri dön.
O çocuğun gözlerinin açılması için seni sebep kıldık. Bu söz kalbime
öyle ilhâm olundu ki, ağzımdan da çıkıverdi. O söz ve fiillerin hepsi
Allahü teâlâdan idi. Ahmed'i (beni) sâdece vâsıta kıldı." buyurdular