Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Namazın Farzları Kaçtır?

    Ruzgar
    Ruzgar
    Moderatör


    Mesaj Sayısı : 3096
    Doğum tarihi : 19/09/69
    Kayıt tarihi : 08/12/09
    Tecrübe Puanı : 47
    Yaş : 54
    Ülke : Almanya

    Namazın Farzları Kaçtır? Empty Namazın Farzları Kaçtır?

    Mesaj tarafından Ruzgar Ptsi Ara. 21, 2009 1:55 am

    Namazın Farzları Kaçtır?


    12'dir.
    Bunlardan 6'sı daha namaza başlamadan bulunması gereken farzlardır ki,
    bunlara NAMAZIN ŞARTLARI denir. Diğer 6'sı da namaza başladıktan
    itibaren bulunması lâzım gelen farzlardır. Bunlara da NAMAZIN RÜKÜNLERİ
    tabir edilir. Şimdi bunları sırası ile inceleyelim:

    NAMAZIN ŞARTLARI

    Namazın şartları, yani, dışında bulunan farzları şunlardır:

    1 -Hadesten tahâret,

    2 -Necâsetten tahâret,

    3 - Setr-i avret,

    4 - İstikbâl-i kıble,

    5 - Vakit,

    6 - Niyyet.

    Hadesten Tahâret Nedir?

    Namaz
    kılacak kimsenin hadesten temizlenmesi, yani, abdestsiz ise abdest
    alması, cünüp ise gusletmesi demektir. (Geniş bilgi için Abdest ve
    Gusül bahsine bak).
    Necâsetten Tahâret Nedir?

    Namaz
    kılacak kimsenin bedeninde veya elbisesinde veyahut namaz kılacağı
    yerde şer'an necis (pis) sayılan bir madde varsa, o pisliğin
    temizlenmesi demektir (Geniş bilgi için Necâsetler bahsine bak).

    Setr-i Avret Nedir?

    Namazda bakılması harâm olan yerlerini örtmeye setr-i avret denir.

    Avret Yerleri Neresidir?

    Avret
    yerleri, erkek ve kadında örtülmesi farz olup başkalarına gösterilmesi
    harâm olan uzuvlardır. Erkeklerde avret yerleri, göbekten diz kapağının
    altına kadar olan kısımdır. Kadınlarda ise avret, yüz, el ve ayaklar
    dışında bütün vücuttur.

    * 4 yaşına kadar olan çocuklar için avret yoktur, denmiştir. Daha yukarı çocuklar için avret sözkonusudur.

    Avret,
    galiz ve hafif diye 2'ye ayrılır. Galiz avret yalnızca ön ve arka
    mahallerdir. Diğer taraf, hafif avrettir. Bu ayırım namaz hakkında
    değil, nazar = bakmak hakkındadır.

    * Setr-i avret, hem Hâlikın,
    hem de mahlûkun hakkıdır. Bu sebeble, kendinden başka kimsenin
    bulunmadığı yerde (halvette) de kişinin örtünmesi gerekir.

    *
    Necasetin giderilmesi, kendisine bakması helâl olmayan kimsenin yanında
    avretini açmadan mümkün olmuyorsa, namaz necasetli elbise ile kılınır.
    Zira avretin açılması nehyedilmiş (yasaklanmış)tır. Necasetin
    giderilmesi ise, emredilmiştir. Bir işte emir ile nehiy bir araya
    gelse, nehyi yerine getirmek gerekir. Zira def'-i şer, celb-i nef'a
    râcihtir.

    * Necis olan elbise ile namaz kılmak, çıplak kılmaktan
    evlâdır. Zira 2 beliyyeye mübtelâ olan kimse, onların eşitliği halinde
    dilediğini tercihde serbesttir. Ehveni var ise, onu tercih etmelidir.
    Necaset ise, çıplaklıktan ehvendir. Yani necasetli elbise ile namaz
    kılmak, çıplak namaz kılmaya tercih edilir.

    * Bir kimsenin temiz elbisesi olduğu halde, karanlık bir odada çıplak olarak namaz kılması câiz olmaz.

    * Altını belli edecek şekilde ince veya naylon gibi şeffaf elbiselerle avret yerleri örtülmüş olmaz.

    * Avret sayılan âzanın 4'te birinden az olan açılmalar, namazı bozmaz. Dörtte birin üzerindeki açılmalar ise, namaza mâni olur.

    *
    Namazda iken avret yeri açılsa da hiç beklemeden açılan yer kapatılsa
    namaz bozulmaz. Bir rükün miktarı, yani üç kere sübhânallah diyecek
    kadar bekledikten sonra kapatılsa, namaz bozulmuş olur. Bu örtünme işi
    tek elle yapılmalıdır. Çift elle yapılan hareketler, amel-i kesire
    girer ve namazı bozar.

    * Örtünecek kadar elbise bulamayan kimse,
    namazını ayaklarını kıbleye uzatıp oturarak îma ile kılar. Ayakta dahi
    îma edebilir. Fakat efdal olan oturarak kılmaktır.

    * Erkekler
    ipek elbise ile namaz kılsa câiz değildir. Ancak ipekten başka giyecek
    elbise bulamayan kimse, böyle elbise ile namazını kılar. Çıplak olarak
    kılmaz.

    * Erkeklerin elbiselerini giyinmiş ve başlarına takke
    örtmüş olarak namaz kılmaları müstehabdır. Yalnızca avret yerleri
    kapalı olarak namaz kılmak câizse de, mekruhtur. Zaruret halinde ise
    kerahet yoktur.

    * Bir uzvun avret olması, başkalarına göredir.
    Sahibine göre değildir. Başkalarının göremeyeceği şekilde bu uzuvların
    örtülü olması kâfidir. Buna binaen, bir kimse yakası geniş olan
    elbisesinin yakasından içteki avret yerlerini görse, namazı bozulmaz.
    Başkası görse bozulur.
    İstikbâl-i Kıble Ne Demektir?

    Namazı, kıble denilen Mekke'de bulunan Kâbe-i Muazzama'ya yönelmek suretiyle kılmak demektir.

    *
    Kıble, sadece Mekke-i Mükerreme'deki taş binadan ibâret değildir.
    Şeriata göre kıble, Kâbe'nin üstünden ta Arş'a, altından ise Ferşe
    kadar uzanan nuranî bir sütun ve direktir. Bu sebeble kişi ister uçağın
    içinde Kâbe'nin üstünde olsun, isterse yerin karnında Kâbe'nin altında
    bulunsun, bu nuranî sütuna yönelerek namazını kılar. İstikbâl-i kıble
    şartını böylece yerine getirmiş olur.

    Kıble Yönünü Bilmeyen Kimse, Namazını Nasıl Kılmalıdır?

    Kıblenin
    yönünü bilmeyen kimse, önce çevresinden kıblenin ne tarafta olduğunu
    sorup araştırmalıdır (taharrî). Başkasından öğrenme imkânı yoksa, kendi
    araştırma yapar ve kıble ciheti olduğuna kanâat getirdiği yöne doğru
    namazını kılar. Şayet kıldığı yönün kıble olmadığı namazdan sonra
    ortaya çıkarsa o namazı iade gerekmez. Ancak, imkânı olduğu halde,
    sorup araştırmadan yanlış istikamete doğru namaz kılmışsa, namazın
    iadesi gerekir.

    * Kıble cihetinde şübhe eden kimse, araştırma
    yapmaksızın namaza başlayıp namaz esnasında kıbleye yönelmiş olduğunu
    anlasa, namazı iade etmesi lâzımdır. Çünkü yöneldiği istikametin kıble
    olduğuna tam bir kanaatle kılacağı namazlar, şübheli olarak kıldığı
    rek'atlar üzerine bina edilemez. "Kuvvetli, zayıf üzerine bina
    edilemez" kaidesi bunu gerektirir. Fakat namazı bitirdikten sonra
    kıblede isabet ettiğini anlasa, namazı sahihtir. İade gerekmez. Ebu
    Yûsuf'a göre her iki halde de iade gerekmez.

    * Kıble cihetinde
    ihtilâf edenler, namazları yalnız başlarına kılarlar. Cemaatle
    kıldıkları takdirde imamın yöneldiği istikametin kıble olduğuna kanâatı
    olmayanın namazı sahih olmaz.

    * Farz ve nâfile namazların Kâ'be içinde kılınması sahihtir. Dilenilen tarafa dönülebilir.

    İmam Kâ'be içinde olup cemaat Kâ'be dışında ona uyacak olsalar, Kâbe'nin kapısı açık olmak şartı ile câizdir.

    *
    Mevcut mihrap varken, kıbleyi taharrî câiz olmaz. Kadıhân'da ise,
    mihrapların vücudu ile beraber taharrînin câiz olduğu kayıtlıdır.

    Niçin Bütün Müslümanlar Kâ'be'ye Yöneliyoruz?

    Müslümanların
    namaz kılarken yeryüzünde mâbedlerin en eskisi ve en mukaddesi olan
    Kâ'be'ye yönelmeleri; aralarında birlik ruhunu canlı tutmak, gönülleri
    müşterek bir ibâdetin İlâhî neşvesi ve nuruyla aydınlatmak gibi
    hikmetlere dayanmaktadır. Aynı kıbleye yönelerek ibâdet etmek, aynı
    zamanda dil, renk, ırk farkını ortadan kaldırarak, tam bir sevgi ve
    cihanşümûl bir kardeşliğin te'sîsine de vesîledir.
    Vakit Nedir?

    Beş
    vakit namazı, kendi vakitleri içinde kılmak demektir. Vakit girmeden
    namaz kılmak câiz değildir. Vakit geçtikten sonra kılınan namaz da
    artık edâ değil, kazâ olmuş olur (Geniş bilgi için Namaz Vakitleri
    bahsine bak).
    Niyet Ne Demektir?

    Niyet, kalbin bir şey'e
    karar vermesi, o işin ne için yapıldığını düşünmeksizin bilmesi
    demektir. Namaz hususunda niyet ise, sırf Allah rızası için namaz
    kılmayı dilemek ve kılınacak namazın hangi namaz olduğunu bilmek,
    içinden geçirmek demektir.

    Niyet kalbe ait bir iştir. Bununla beraber dil ile de söylenmesi efdal görülmüştür.

    Namaza Niyette Vakit Tâyini Gerekir mi?

    Nâfile
    namazlar için vakit tayin etmek gerekmez. "Allah rızası için namaz
    kılmaya niyet ettim demek" veya kalbinden geçirmek kâfidir.

    Farz
    namazlarda ise, namazın hangi vakit namazı olduğunu tayin etmek
    şarttır. "Bugünkü öğle namazının farzını kılmaya niyet ettim" gibi...

    Cuma, bayram, cenaze ve vitir namazlarında da farz namazlar gibi vakit tayini gerekir.

    Kaza
    namazlarında, hangi vakit kaza edilecekse söylenmelidir. Bilinemiyorsa,
    "en son kazaya kalan öğle ve ikindi namazı..." tarzında bir niyet
    yapılabilir.

    Ne Zaman Niyet Etmelidir?

    Niyetin iftitah
    tekbirine yakın olması efdaldir. Daha önce de niyet edilebilir. Yeter
    ki niyet ile tekbir arasında yemek - içmek, konuşmak gibi namaza
    yabancı bir iş yapılmasın. Tekbir aldıktan sonra yapılan niyetle namaz
    sahih olmaz. Muhtâr olan görüş budur. Diğer bir görüşe göre ise,
    tekbirden sonra Sübhâneke'den ve Eûzü'den evvel yapılacak niyet ile de
    namaz câiz olur.

    İmam-ı Şâfiî'ye göre, niyetin tekbire yakın olması şarttır.

    *
    Edâ niyeti ile kaza, kaza niyeti ile de edâ câizdir. Meselâ, bir kimse
    öğle vakti çıkmamıştır diye öğle namazını edâya niyet edip kılsa,
    sonradan vaktin çıktığı anlaşılsa, kıldığı namaz öğlenin kazası yerine
    geçer.

    * Bir kimse bir vakit için iki farz namaza niyet etse,
    meselâ öğle vakti içinde öğle ile ikindi namazına niyette bulunsa, bu
    niyeti vakti girmiş namaz için muteber olur.

    * Bir kimse bir
    vaktin farzına niyet ederek namaza başlasa da sonra nâfile kılıyormuş
    gibi bir zan ile namazı bitirse, bu namazı farz yerine geçer. Çünkü
    niyetin namazın sonuna kadar hatırlanması şart değildir.

    *
    Cemaatle namaz halinde imama uyanın, namaza niyetle beraber, imama
    uymaya da niyet etmesi lâzımdır. Meselâ: "Bugünkü öğle namazının
    farzını kılmaya niyet ettim. Uydum şu imama" denir.

    * Cemaatin
    imama uyma niyeti, imamın Allâhu Ekber diye namaza başlamasından sonra
    olmalıdır. Bu, İmameyn'e göredir. İmam-ı A'zam'a göre, cemaatın
    tekbirleri imamın tekbirine yakın olmalıdır. O halde, niyetin imamın
    tekbirinden önce yapılması lâzım gelir.

    Bununla beraber imam daha Fâtiha-i şerîfeyi bitirmeden tekbir alıp imama uyan kimse, iftitah tekbirinin sevabına kavuşmuş olur.

    *
    İmam olan zâtın imamlığa niyet etmesi lâzım değildir. Ancak kendisine
    kadınlar da uyuyorsa, imamete niyet etmek lâzım gelir. Böyle bir imamın
    Ene imâmün limenittebeanî yani, "ben bana uyanlara imamım" demesi,
    kâfidir.

      Forum Saati Paz Nis. 28, 2024 5:37 pm